
Mor Dayanışma üyesi Pelin: Yerel yönetimde kadın temsiliyeti istiyoruz
- 09:02 25 Ağustos 2019
- Güncel
Gülistan Azak
ADANA - Yerel yönetimlerin erkek egemenlerin hakimiyet alanlarına dönüştürülmeye çalışıldığına dikkat çeken Mor Dayanışma üyesi Pelin Songül Çiçek, yerel yönetimlerde kadın temsiliyeti istediklerini ve kazanımlara sahip çıkmak gerektiğini söyledi.
31 Mart yerel seçim sonuçlarına göre, 81 ilin sadece dördünde kadın belediye başkanı seçildi. Antep’te AKP’nin adayı Fatma Şahin, Aydın’da CHP’nin adayı Özlem Çerçioğlu, Van’da HDP’nin adayı Bedia Özgökçe Ertan ve Siirt’te HDP’nin adayı Berivan Helen Işık belediye başkanı oldu. İlçe ve belde seçimlerinde ise AKP’de 6, CHP’de 10, MHP’de 1, Bağımsız 2, HDP’de ise 24 kadın seçildi. 31 Mart yerel seçimlerinde 652 kadın adaydan toplamda 43 kadın seçilirken, eşit temsiliyeti her alanda hayata geçiren HDP en fazla kadının seçildiği parti oldu. HDP’nin gösterdiği adaylardan iki isim ise seçimi kazanmasına rağmen Kanun Hükmünde Kararname ( KHK) ile ihraç edilmeleri gerekçe gösterilerek başkanlıkları düşürüldü.
Yerel yönetimlerde kadın temsilinin güçlenmesi ve kadınların kent yönetimine aktif katılımını sağlayacak eşbaşkanlık gibi politikaları geliştiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine yeniden kayyım atandı. Kadınlar da Diyarbakır, Van, Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasına karşı tepkilerini dile getiriyor.
‘Mevcut sistemin yerellere yansıması’
Yerel yönetimlerin kadın kimliğine, emeğine, bedenine saldırı alanlarına dönüştürülmeye çalışıldığını belirten Mor Dayanışma üyesi Pelin Songül Çiçek, “Çünkü yerel yönetimler giyinmemizden, barınmamıza, eğitimimizden, ulaşımımıza kadar hayatımızın her bir alanını birebir etkileyen ve dokunan işlevde. Bu da egemen sistemin yansıması. Bizler Mor Dayanışma olarak kampanyalarımızı tam da bu açıdan başlattık. Çünkü yaşam alanlarımızın kendisinde kadına yönelik çokça baskı ve şiddetin, çocuğa yönelik istismarın arttığı bir sürecin içindeyiz. Bu durumların tersinden de kadın örgütlenmelerin arttığı ve yükseldiği, kadınların artık ‘hayır’ deyip sokaklarda, mahallelerde eylemliliklerde seslerini yükselttiği bir süreçteyiz. Bu nedenle yerel yönetimlerde kadınların daha çok söz alması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Belediye meclis toplantılarının karar mekanizması erkeklerin elinde’
31 Mart yerel seçim sonuçlarındaki kadın temsiliyet oranlarına dikkat çeken Pelin, kadın belediye başkanlarının oranının yüzde 3,23 olmasının oldukça yetersiz olduğunu vurguladı. Belediye meclis toplantılarında sıklıkla kadınların söz alması gereken konuların erkekler tarafından tartışıldığını ve toplantı alanlarının erkek fotoğraflarıyla donatıldığını gözlemlediklerini belirten Pelin, “Tüm eril dayatmalara karşı daha fazla kadın muhtarın, meclis üyesinin, belediye başkan adaylarının çıktığı bir dönemdeyiz. Bu bize kadınların örgütlendiğini, yaşamları hakkında söz sahibi olmayı istediklerini gösteriyor. Bizleri en çok etkileyen yerel yönetimlerin kendisi demiştik. Kadınlar buralarda söz sahibi olmak istiyorlar. Yerel yönetimlerin şunu açığa çıkardığını görebiliyoruz: Kadın bedenine, emeğine, diline, kimliğine tahakküm kurmak. Kadınların günlük yaşamları önünde engeller oluşturuluyor” diye konuştu.
‘Taleplerimiz kadın temsiliyeti ile mümkün olabilir’
Yerel yönetimlerden birçok taleplerinin olduğunu belirten Pelin, söz konusu taleplerinin gerçekleşmesi için kadın temsiliyetinin önemli olduğunun altını çizdi.
Pelin, yerel yönetimlere ilişkin taleplerini şu şekilde dile getirdi:
“Bizlerin yerel yönetimlerden beklentileri arasında kreşler önemli bir yere sahip. Çocuk bakımının bir belediye ve toplum sorunu olarak düşünülmesi gerektiğine inanıyoruz. Şiddetin arttığını da söylemiştik. Kadın dayanışma merkezleri ya da kadın sığınma merkezleri çok az. Koşulları çok kötü ve yeterli değil. Kadınlar buralarda kalmak dahi istemiyorlar. Koşulların iyileştirilmesi ve gizliliğinin sağlanması gerekir. En önemlisi ise merkezlerde kalan kadınlara ‘oy hakkı’ sağlanmalı. Çünkü merkezlerde bulunan kadınlar yerel yönetimlere doğrudan taleplerini dile getirmeliler. Şiddet artıyor tersinden de kadınların isyanı artıyor. Bu isyanın örgütleneceği ve bilince çıkarılabileceği yerlere ihtiyaç var. Bunu sağlamak ise aslında Kadın Dayanışma Merkezleri’nden geçiyor. Kadınların buralarda ücretsiz hukuk, psikoloji, toplumsal cinsiyet çalışmaları ve danışmanlıktan faydalanmaları sağlanacaktır.
Yine şiddet önleme merkezlerinin kolay ulaşılabilir ve aktif çalışıyor olabilmesi çok önemli. Ne yazık ki ülkemizde hatlar ve sistemler kuruluyor ama hiç biri işlevsel çalışmıyor. Kadınlar oralarda sürekli olarak bürokrasiye takılıyorlar. O hizmete ulaşamadan oradan ayrılmak durumunda kalıyorlar. Buna bağlı olarak ise olumsuz sonuçlar alıyoruz. Yine eşitlik birimlerinin kurulup, şehre aktif çalışmalarda bulunmasını istiyoruz. Eşitlik birimleri şu süreçlerde belediyelerde uygulanmaya başlandı ama daha fazla aktifleşmesini istediğimiz bir noktada duruyor. Aktifliğinin ise yerelden doğru denetlenebilir olmasını sağlamak gerek. En önemli talebimiz ise yerellerde ve yerellerdeki bu çalışmalarda kadınların karar mekanizması olması ve daha fazla kadın meclis üyesinin, aza kadınların, kadın belediye başkanlarının ve muhtarların seçilmesi. Belirttiğimiz çalışmaların bir bütünen gerçekleşmesi ise elbette ki kadın temsiliyetinin sağlanması ve artmasıyla mümkün olacaktır.”
Mor Dayanışma olarak böylesi bir kampanyanın startını verdiklerin aktaran Pelin, “Birçok ilde ev broşürleri, sticker ve dosyalar hazırladık. Belli başlı protokol görüşler alıp kazanımlarla ilerlemeyi düşünüyoruz” diye ekledi.